Allah’a hamd olsun,
Bereket Allah’ın nimetlerinden bir nimettir. Allah’ın nimetleri dört şey ile elde edilir ve muhafaza edilir.
İlk şey:
Allah’ın emirlerini yaparak, yasakladığı şeylerden uzak durarak ve yapılması vacip olan bir şeyi yapmadığında ya da yapılması haram olan bir şeyi yaptığında hızlı bir şekilde tövbe ederek ve istiğfarda bulunarak Allah ve Resulüne itaat etmek.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.’(Araf /96)
Allah Teâlâ Hz. Nuh’un (Aleyhi selam) davetinden bahsederken şöyle buyuruyor: ‘Dedim ki: “Rabbinizden bağışlanmanızı dileyin; O, çok bağışlayıcıdır. (Dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Mallar ve oğullar vererek sizi desteklesin, size bahçeler versin ve sizin için ırmaklar akıtsın.’ (Nuh/10-12)
Allah Teâlâ Hz. Hud’un (Aleyhi selam) davetinden bahsederken şöyle buyuruyor: ‘Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u gönderdik. Hûd, şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. O’ndan başka sizin hiçbir ilâhınız yoktur. Siz, sadece iftira ediyorsunuz. Ey kavmim! Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak beni yaratana aittir. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin.’(Hud/50-52)
Allah Teâlâ Ehli kitaptan bahsederken şöyle buyuruyor: ‘Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi.’(Maide/66)
Bereketin elde edildiği en büyük takva amellerinden biride sıla-ı rahimdir (akrabaları ziyaret etmek) ve bu aile bağını koparmamaktır.
Enes b. Malik’ten Radiyallahu Anhu gelen rivayete göre, Enes b. Malik şöyle demiştir: Resulullah’ın (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurduğunu işittim: ‘Kim rızkının artmasını ve ömrünün uzun olmasını istiyorsa sıla-i rahimde bulunsun.” Buhari (2067), Muslim(2557).
İnsanlarla ilişkilerinde aldatma, faiz ve diğer haramdan kaçmak.
Allah şöyle buyuruyor: ‘Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez.’(Bakara/276)
Şeyh Müfessir Muhammed el-Emin el-Şankiti şöyle demiştir:
‘Allah’ın “Allah, faiz malını mahveder.” sözü bu ayette faizin sahibinin malının tamamını ya da sahibinin malından bereketi kaldırdığını kast etmektedir. İbn Kesir ve bazılarının dediği gibi faiz alan kimse malından fayda görmez.’ Edva’ul Beyan (1/270)
Ebû Hâlid Hakîm İbni Hizâm’dan Radıyallahu Anhu rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Satıcı ve alıcı (söz kesip) pazarlığı bitirdikten sonra birbirlerinden ayrılmadıkça alış-verişi bozup bozmamakta serbesttirler. Eğer onların her biri karşılıklı olarak doğru söyler (mal ile paranın durumunu olduğu gibi) açıklar ise, alış-verişleri bereketli olur. Yok, eğer gizler ve yalan beyânda bulunurlarsa, alış-verişlerinin bereketi kalmaz.” Buhari/(2079, Muslim /1532.
İkincisi:
Bereket Allah’ın verdiği nimetlere şükrederek elde edilir. Allah şöyle buyuruyor:
‘Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.’(İbrahim/7)
Şükür kalp, dil ve organlarla olur.
Kalbin şükrü ise kalbin, nimetlerin sadece Allah’ın faziletinden olduğunu itiraf etmesidir. Bu kimsenin cahiliye ehlinin ve kâfirlerin yaptığı gibi Allah’ın verdiği nimetleri başka birine nispet ederek kalbinin başka birine meyletmemesidir. Allah kimseleri şu şekilde tanımlamıştır: ‘Onlar Allah´ın nimetini bilirler (itiraf ederler). Sonra da onu inkâr ederler. Onların çoğu kâfirdir.’ (Nahl/83)
İbn Kesir Rahimahullah şöyle demiştir: ‘Onlar Allah´ın nimetini bilirler (itiraf ederler). Sonra da onu inkâr ederler.’ Sözünden kast edilen: Bu nimeti onlara Allah’ın verdiğini biliyorlar, Allah’ın onlara faziletinden verdiğini de biliyorlar. Bununla birlikte bunu inkâr ediyorlar. Allah’a ortak koşuyorlar. Bu yardımı ve rızkı Allah’tan başkasına dayandırıyorlar.’ Tefsiru İbn Kesir(4/592)
Dil ile şükür şöyle olur:
Bu nimetlerin Allah Teâlâ’ya nispet edilmesidir. Bu nimetler için Allah’a hamd edilmesidir. Bu kimsenin becerisi, zekâsı, gücü ve benzeri şeyler ile gurur duymaması gerekir. Bütün bunların kendisine Allah tarafından verildiğini bilmesi gerekir.
Organlar ile şükretmeye gelince:
Organların Allah yasakladığı şeylerde kullanılmaması ile olur.
Organlar ile şükretmenin yollarından biri de Allah’ın bu kimseye ihsanda bulunduğu gibi bu kimsenin bu organlar ile diğer insanlara ihsanda bulunmasıdır. Başkasına ihsanda bulunmak insanın Allah’tan daha çok ihsan almasına vesile olur.
Allah şöyle buyuruyor: ‘İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?’ (Rahman/60)
Üçüncüsü:
Bu nimetleri kullanırken İslam adabına uygun kullanmak. Bir şeyler yerken-içerken, eve girerken vb. şeyler yaparken besmele çekmek gibi.
Câbir Radiyallahu anh, Resûlullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyururken dinledim dedi: ‘Kim evine besmele ile girerse, yemeğine besmele ile başlarsa, şeytan arkadaşlarına şöyle der: Size bu evde (kötü bir şekilde) sabahlamak ve yemek yoktur. Ama besmele çekmezse şeytan: (Kötü bir şekilde)Yemeğiniz ve yatacağınız yer kesinleşti” der.’ Muslim/2018
Birlikte yemek yemek, yeme-içmede israf yapmamak gibi. İnfakta doğru olan ifrat ve tefrite kaçmadan ihtiyaç kadar harcanmasıdır.
Allah şöyle buyuruyor: ‘Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan da rabbine karşı çok nankördür. Eğer sen kendin dahi Rabbinden umduğun bir lütfu beklemek durumunda (ihtiyaç içinde) olduğun için onlara ilgi gösteremiyorsan, hiç değilse kendilerine rahatlatıcı bir söz söyle. Eli sıkı olma, ölçüsüzce eli açık da olma; sonra kınanacak, kendi kendine hayıflanacak duruma düşersin.’ (İsra 26-29)
Müslüman bir kimse Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine uymaya ve ümmetinin ona öğrettiği kendi nefsi, ailesi ve malı ile muamele adabına uymaya çabalasın.
Bu konu ile ilgili uygulanması en kolay ve en faydalı olan kitap, İmam Nevevi Rahimahullah’ın ‘Riyaz’us Salihin’ adlı eseridir.
Dördüncüsü:
Dua ve zikirlerle kuvvetlendirmektir.
Müslüman bir kimse sabah, akşam, uyku ve şeriatın belirlediği diğer zikirlere ara vermeden kesintisiz olarak devam etmektir.
Müslümanın kendisi ile nefsin, ailesini ve malını kuvvetlendirdiği dua ve zikirleri öğrenmek için en faydalı kitap Şeyh Said b. Ali b. Wahf el-Kahtani’nin ‘Hısnu’l-Müslim’ adlı eseridir.
Bu hususların arasındaki ilişki; Müslüman bir kimse takva ile bereketi elde eder. Takva da haram olan şeyleri yapmaktan kaçınmak ve elinden geldiğince emirleri yerine getirmektir. Tövbe etmek ve istiğfarda bulunmak. Her durumda Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i örnek almaktır.