İbn-u Ebî Dünya Mücahid’den şunu rivayet etti:
“Bir gece namaz kılıyordum ki, önümde çocuk benzeri biri dikiliverdi. Yakalamak için hamle yaptım, zıplayıp duvarın arkasına saklandı. Öyle ki, düştüğünü duydum. Daha sonra da geri gelmedi.”
Mücahid şunu dedi:
“Sizin onlardan korktuğunuz gibi onlar da sizden öyle korkarlar.”
Yine Mucahid’den şöyle rivayet edildi:
“Şeytan sizin ondan korktuğunuzdan çok daha fazla o sizden korkar. Size saldırırsa ondan korkmayın yoksa sizi kontrolü altına alır.”
İbn-u Ebî Hâtim İkrime’den şunu rivayet etti:
“İnsanlar cinlerden korktuğundan daha fazla, cinler insanlardan korkarlardı.
Nitekim, insanlar bir vadide konakladıklarında cinler oradan kaçarlardı. Kafilenin büyüğü, ‘Bu vadideki(cin) lerin efendisine sığınırım’ deyince, cinler de, ‘Bizim onlardan korktuğumuz gibi onların da bizden korktuklarını görüyorum’ deyip, insanlara yaklaşırlar, rahatsız olmalarına hatta delilenmelerine sebep olurlardı.
Hafız Ebû Bekr Muhammed bin Süleyman el-Bağendî, Mücahid’den yapılan bir rivayeti şöyle nakletti: “Namaza durduğumda Şeytan bana İbn-i Abbâs süretinde görünürdü. İbn-i Abbâs’ın sözünü hatırlayıp yanıma bir bıçak aldım, yine bana görününce üzerine atıldım ve bıçağı ona sapladım, büyük bir gürültü ile yere yığıldı. O günden sona onu bir daha görmedim.”
Hafız ibn-i Hacer, Hafız el-Bağendî hakkında şunu dedi: “Sıdk (doğruluk) ve emanet (güvenirlik) özelliği yanında tedlîs yönü daha çok bilinir.”
Ben de derim ki:
“Burada hadis rivayet ettiğini açıkça söyledi, artık tedlîs olma şüphesi kalmadı.”
Tedlîs: Bir ravinin aynı asırda yaşayıp görüşmediği, yahut görüştüğü halde hadis almadığı bir şeyhten hadis almış gibi rivayette bulunmasına denir.