Sara’yı İsbat Eden Kur’an’dan Deliller:
Faiz yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.
(Bakara 275)
İmam Kurtubi şöyle der;
Bu ayette sara’nın cin yönünden olduğunu, inkar edenin, bunun yaratıkların fiilinden olduğunu ve şeytanın insana girmeyeceğini ve onun dokunması (çarpması) olmayacağını iddia eden kimsenin (görüşünün) bozukluğuna delil vardır.
(el’Camiu li Ahkamu’l Kur’an 3/355)
İmam Taberi şöyle der;
Bişr bana anlattı O’da Yezid bize anlattı O’da Said’ten O’da Katade’den rivayet etti, dedi ki: Cahileyye faizinde, belli bir süreye kadar bekleniyordu. Süre dolunca, sahibi ödeyemezse, onu artırıp süreyi uzatıyordu. Yüce Allah dünyadaki özelliğini belirttiğimiz faizi yiyenlere; Kendilerinin ahirette kabirlerinden, ancak, şeytanın dokunup çarptığı kimse gibi kalkacaklarını söyledi. Yani bu duruma göre, şeytan onu dünyada delirtiyor ve onu delilikten dolayı saralı hale getiriyor.
(Camiu’l Beyan fi Tefsir’il Kur’an 3/101)
İbn Kesir şöyle der;
Onlar ancak sara halinde ve kendisini şeytan çarptığında yere yıkılan kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Çünkü bu, hoş olmayan bir şekilde kalkmadır.
(Tefsir’u Kur’an il’azim 1/326)
Sara’yı İsbat Eden Sünnet’ten Deliller:
1-) Matar b. AburRahman el-A’nak şunu söyledi: Bana Ummu Eban bint el-Vazi b. Zari b. Amır el-Abdi, babasından rivayet etti. Ummu Eban’ın dedesi Zari, deli olan bir oğlunu veya kız kardeşinin oğlunu Rasulullah’a götürdü. Dedem kendisi şöyle anlattı: Rasulullah medineye bizim yanımıza gelince:
Allah’ın Rasulu! Benim akıl hastası bir oğlum veya kız kardeşimin oğlu var. Onu sana getirip onun iyileşmesi için Allah’a dua etsen dedim.
O: Bana getir dedi.
Çocuk üzengide (üzengi: kaçmaması için bağlanan şey) olduğu halde O’nun yanına geldim. Onun bağlarını çözdüm. Üzerindeki yolculuk elbiselerini çıkarıp ona iki güzel elbise giydirdim. Elini tutup Rasulullah’a götürdüm. O’da; Onu bana yaklaştır, sırtı düz bir halde yatır dedi. Yukarıdan aşağıya elbisesinin uçlarını tutup sırtına vurmaya başladı. Öyleki, Rasulullah’ın kollarının altının beyazlığını gördüm. O şöyle diyordu: Allah’ın düşmanı Çık, Allah’ın düşmanı Çık. Çocuk sağlam gibi bakmaya başladı, önceki bakışı öyle değildi. Sonra Rasulullah önüne oturtup onun için dua etti. Yüzüne elini sürdü. Rasulullah’ın duasından sonra heyet arasında, ondan üstün kimse yoktu.
(Mecma’uz Zevaid IX/13)
2-) Ya’la b. Murre şunu anlattı:
Rasulullah’tan, benden önce hiç kimsenin görmediği ve benden sonra da kimsenin görmeyeceği, üç şeyi gördüm. Bir yolculuğa çıkmıştım. Yolun yarısına vardığımız da oturmakta olan bir kadına rastladık. Kadının yanında bir çocuk vardı. Kadın: Allah’ın Rasulü! Bu çocuğa bir bela (hastalık) geldi. Onun yüzünden de bizim başımıza bela geldi. Çocuk günde kaç defa olduğunu bilmediğim bir şekilde bu hastalığa tutuluyor, dedi. Rasulullah:
Ver bakalım onu bana dedi. Kadın çocuğu O’na verdi. Kadın çocuğu, Rasulullah’la deve palanının önü arasına koydu. Rasulullah çocuğun ağzına üç defa üfleyip: Allah’ın adıyla, Ben Allah’ın kuluyum, Allah’ın düşmanı, Defol git! dedi. Sonra çocuğu annesine geri verdi. Dönüşte burada bizi bekle ve ne olduğunu bize haber ver, dedi. Gittik ve döndük. Kadını aynı yerde yanında üç koyunla birlikte bulduk. Rasulullah: Çocuğun ne yaptı nasıl oldu dedi. Kadın:
Seni hak ile gönderene yemin olsun! Şu ana kadar onun hiçbir rahatsızlığını görmedik, şu koyunları da kesip yeyin dedi. Rasulullah bana: İn koyunlardan bir tanesini al dedi ve öbürlerini almadı…
Heysemi dedi ki: Ahmed bu hadisi iki isnadla rivayet etmiştir. Taberani benzerini rivayet etmiştir. Ahmed’in isnadlarının birisinin ravileri Sahih’in ravileridir, dedi.
(Mecma’uz Zevaid IX/4)
Hakim rivayet edip sahih olduğunu söylemiştir.
(Mustedrek 2/617)
3-) Veki anlattı, Oda bize el’Ameş, el-Minhal b. Amr’dan, Oda Ya’la b. Murre’den Oda babasından şunu anlattı:
Yanında bir çocukla birlikte bir kadın Rasulullah’a geldi. Çocukta cin çarpması gibi hafif bir akıl rahatsızlığı vardı. Rasulullah, çık Allah’ın düşmanı dedi ve çocuk iyileşti. Kadın bunun üzerine Rasulullah’a iki koç, bir miktar tereyağı ve keş hediye etti. Rasulullah keşi, tereyağını ve koçlardan birini alıp diğer koçu ona geri verdi.
Bunu Ahmed rivayet etti. Heysemi ravilerinin Sahih’in ravileri olduğunu söyledi.
4-) Cabir b. Abdullah şunu anlattı: Zarurrika savaşında Rasulullah’la beraber yola çıktık. Harratuvakim’deyken bedevi bir kadınla karşılaştık. Yanında bir erkek çocuğu vardı. Kadın Rasulullah’ın yanına gelip;
Allah’ın Rasulü! Bu benim oğlumdur, onu şeytan çarptı dedi.
Rasulullah; Çocuğu bana yaklaştır, dedi. Kadın çocuğu yaklaştırınca, ağzını aç dedi çocuk ağzını açtı. Rasulullah çocuğun ağzına tükürüp;
Allah’ın düşmanı! Defol, ben Allah’ın Rasulü’yüm, dedi. Bunu üç defa söyledi. Daha sonra kadına; Haydi oğlunla istediğin gibi haraket et. Onun bir şeyi kalmadı. Başına gelen şey bir daha olmayacak, dedi.
(Heysemi, Mecma’uz Zevaid IX/9)
5-) İbn Abbas şöyle rivayet etti:
Bir kadın çocuğunu Rasulullah’a getirip, Ey Allah’ın Rasulü bunda hafif akıl rahatsızlığı var. Yemek yerken rahatsızlanıyor ve huzur içinde hiç yemek yiyemiyoruz.
Rasulullah çocuğun göğsüne elini sürdü ve onun için Allah’a dua etti. Çocuk kustu ve ağzından bir şey çıktı.
(Darimi 1/12)
6-) Ata b. Ebi Rebah şunu rivayet etti, İbn Abbas bana; Sana cennetlik kadınlardan birini göstereyim mi? dedi. Evet göster dedim. İbn Abbas; İşte şu kara kadındır. Bu kadın bir defasında Rasulullah’a geldi de;
Ben saralanıyorum, saralanınca da açılıyorum. Benim için Allah’a dua ediver, dedi.
Rasulullah; İstersen hastalığına sabret. Bunun karşılığında sana cennet vardır. İstersen sana afiyet vermesi için Allah’a dua edeyim dedi.
Kadın; Ben açılıyorum, açılmamam için Allah’a dua et dedi. Rasulullah’ta onun için dua etti.
(Buhari VI/14, Müslim XVI/131)
7-) İbn Mes’ud’un rivayet ettiğine göre Rasulullah namaza başladığı zaman şöyle derdi:
Allah’ım! Ben taşlanmış şeytandan, onun hemzinden, nefhinden ve nefsinden Sana sığınırım.
*Ravi şöyle demiştir: Şeytanın hemzi, mute hastalığı. Nefsi, şiir. Nefhide kibirdir.
Mute: İnsanda görülen delilik ve sara hastalığının bir çeşididir. Hasta ayıldığında, uyuyanınki ve sarhoşunki gibi aklı tamamen geri döner.
(Lisanu’l Arab VI/4296)
İbn Kesir şöyle demiştir: Şeytanın hemzi mutedir. Oda sara demek olan bir hastalıktır.
8- ) Ebu’l Yusr şunu rivayet etti, Rasulullah şöyle dua ederdi; Allah’ım! Yaşlılıktan, yüksekten düşmekten, yıkıntı altında kalmaktan, üzüntüden, yangından, boğulmaktan Sana sığınırım. Ölüm anında şeytanın şaşırtmasından, senin yolunda savaşırken geriye dönüp kaçarken öldürülmek ve zehirli hayvanlar tarafından sokularak ölmekten Sana sığınırım.
Şecer şöyle dedi: Şeytanın şaşırtması ona, akli bozukluk ve delilik getirmesi demektir.
9-) Safiyye Bint Huyey, Rasulullah’ın şu sözünü rivayet etti:
Şeytan, Ademoğlunun damarlarında, kanın dolaştığı gibi dolaşır.
(Hadis Muttefekun Aleyh’tir)
Bazı alimler bu hadisi şeytanın insanın içine girebileceğine delil getirmişlerdir. Bunu saranın olabileceğine de delil getirmişlerdir.
İbn Hacer el’Heysemi, el’Feteva’l Hadisiyye kitabında bu hadisi zikrettikten sonra, bununla mutezile gibi, şeytanın insanın bedenine girdiğini inkar edenlere cevap verir.
(Rudud Ala Ebatıl 2/138)
En iyisini Allah bilir.